“Yapay zeka insanlığın sonunu mu getiriyor, yoksa bizi nihayet insan yapacak olan şey mi?”

​

Yıllardır anlatılan distopyaların, korkutucu gelecek senaryolarının, teknolojinin bizi esir edeceği iddialarının tam ortasındayız. Peki ya aslında en kolay seçenek buysa? Çünkü orada bizden hiçbir şey beklenmiyor. Çünkü mağdur rolü rahat. Çünkü sorumluluk yok.

 

Ama ya ütopya?

​

Ya tüm mazeretlerin elimizden alındığı bir dünya geliyorsa? Yapay zekanın, robotların, otomasyonun ilk iki basamağını – barınma ve güvenlik ihtiyacını – ortadan kaldırdığı bir dünyada “artık neyle oyalanacağız?” sorusu gerçek oluyorsa?

 

O zaman neyle kalıyoruz?

 

Kendimizle.

 

Bu kitap, “İNSANLIĞIN ZORLU SINAVI: ÜTOPYA”, tam da bu sorunun etrafında yazıldı.

 

Distopya senaryolarını bir kenara bırakıp “peki ya biz gerçekten ne yaparsak işe yarar?” diye soranlar için.

 

Bizi bekleyen dünya, tüm insani özelliklerimizi yeniden hatırlamayı gerektiriyor: Algılamayı, hissetmeyi, seçmeyi, sevmeyi, şükretmeyi… Mağduriyetin kalmadığı bir dünyada, asıl sınav başlıyor. Çünkü kral gerçekten çıplak kaldığında, geriye sadece insan kalıyor.

 

Eğer sen de bu çağda, kendini yeniden tanımlamak ve insan olmanın hakkını vermek isteyenlerdensen, bu kitap sana yazıldı.

 

Ben bu yolculuğa başladım.

 

Sen de kapıyı aralayacak cesareti bulursan, belki yolun bir yerinde karşılaşırız.

 

“Bu kitap sadece bir kişinin neyin içinde olduğunu fark etmesi için yazıldı.
O da SEN…”